Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Eylül, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

((“Solun bölünmüşlüğü ve HDP”) üzerine…) üzerine

Kaynak: https://umutgazetesi34.org/arsivler/61751 Erol Katırcıoğlu, 12 Eylül 2021 tarihli “Solun bölünmüşlüğü ve HDP” yazısında[1] temel olarak Türkiye’de kendini “sol” olarak tanımlayan hareketlerin HDP’nin yanında durmaktan imtina etmelerini hak ettiğinden çok daha kısa bir yazıyla ele alıyor. Yazısının giriş kısmında da solun bir değişim geçirmesi, atılım yaratabilmesi, siyasal süreçlerde aktif rol alabilmesi için inisiyatif alması gerektiğinden bahsederken bu inisiyatif alma sürecini ve iradeyi en az dışsal faktörler kadar belirleyici olarak tanımlıyor. E. Ahmet Tonak ise 13 Eylül 2021 tarihli “‘Solun bölünmüşlüğü ve HDP’ üzerine” başlıklı yazısında[2] Katırcıoğlu’nu eleştirerek iradi kararlara en az dış faktörler kadar önem atfetmenin “idealist yaklaşımın ve voluntarizmin ifadesi” olduğunu söylüyor. Katırcıoğlu politik olarak doğru bir soru sorarken (ve yazısının bel kemiğini bu soru oluştururken) giriş kısmında ortaya koyduğu teorik tariflerde yanılıyor. Tonak ise teorik olara...

“Erdoğan giderse kim yönetecek? Kılıçdaroğlu mu yönetecek bu ülkeyi?”

Kaynak: https://umutgazetesi34.org/arsivler/61122 Bir önceki yazıda “salt teşhirin toplumun ihtiyaç duyduğu niteliksel dönüşümü gerçekleştiremediğini” belirtmiştim. Bu yazıda kısaca bunun sebebine göz atmak istiyorum. Teşhirin toplumsal dönüşümün birikim haznesine yazılabilmesi için, teşhirde sözü edilen olgunun (teşhirde ifade edilen durumun), muhatapların değer yargılarıyla bir çelişki içinde olması ve bu çelişkinin de muhatabı doğru olana, yani değer yargısının gösterdiğine yönlendirmesi gerekiyor. Teşhir, bu koşullar altında olgunun failinin meşruiyetini yitirmesini sağladığı gibi muhataplarda biriken tepki, zamanla niteliksel bir dönüşüme evrilir. Ancak Türkiye’de en kallavisinden teşhirin bile artık böylesi bir birikim yaratmadığını ya da çok az etkili olduğunu görüyoruz. Bunun sebebinin toplumda yerleşmiş olan umutsuzluk ve çaresizlik hali olduğu öne sürülebilir. Bense başka bir sebebi ele alma niyetindeyim: teşhir edilen olgunun hitap edilen değerlerle çelişmemesi sorunu. Bu ...